Fatihin Istanbulu Fethettiği Yaş

    Fatih'in Istanbul'u fethettiği yaşta olmak ciddi bir birikimle, aileyle, toplumla ve devletle anlam kazanır. Her Fatih'in Istanbul'u fethettiği yaşta olan Istanbul'u fethedemez. Hele bu toplumda, bu zamanda, bu devlette hiç edemez. Çünkü önce hayal gücünüz fazla gelir. Fatih'in Istanbul'u fethettiği yaşa gelmeden önce kimse size kendi Istanbul'unuzu bulma imkânını vermez.

       Ya toplumun örtülü kast sistemi sizin ne olacağınızı zaten belirlemiştir ya aldığınız eğitim sizi sınırlamış, köreltmiştir ya aileniz sizin Istanbul'unuzu sizin adınıza daha o yaştan belirlemiştir veya hepsi birlikte.

       Düşe kalka Fatih'in Istanbul'u fethettiği yaşa doğru ilerlemeye başlarsınız. Bu defa taze gençliğin idealist enerjisi fazla bulunur. Ya size Istanbul yolunu tarif edecek ve sizi anlayabilen bir büyük bulamazsınız ya size güvenip sorumluluk veren ve sırtınızı dayayabileceğiniz Sultan Murat gibi bir babanız olmaz, ya gerçeklerden haberdar olmamakla, cehaletle suçlanırsınız ya da hepsi birlikte.

       Hayat bu yazının üç beş satırı kadar hızlı akmıyor. Fatih'in Istanbul'u fethettiği yaşa gelinceye değin o kadar yıl törpülenmenize rağmen hala güçlüyseniz ve hala fethetmek isteyeceğiniz bir Istanbul'unuz varsa bu kez inadınız fazla bulunur. Ya erken pes ederek askere giden, evlenen yaşıtlarınızın “gerçeklerle barışık” bir şekilde rayına oturmuş hayatları, ya devletin “vatan borcu” diye dayattığı askerlik, ya da sizin adınıza belirlenmiş Istanbul için üniversitede dirsek çürütmek sizi yolunuzdan çevirmeye kalkışır.

       Bütün bunlardan sonra durumu bir gözden geçirelim. Yaşınız Fatih'in Istanbul'u fethettiği yaş, inatçısınız, güçlüsünüz, fethedilecek bir Istanbul'unuz var; aileniz sizin için üzülüyor, toplum sizi kayıp olarak görüyor, devlet sizi askere almak için arıyor; Üstad bütün bunlara rağmen hala ayakta kalan “bir gençlik…” istiyor, Arif Nihat Asya “Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın” diyor. Hepsi bu kadarla da kalmıyor ya, hadi neyse, buyurun Istanbul'un fethine.

       Muharebe başlıyor ve siz bir anda sadece tek kişilik bir ordu olduğunuzu/ olmak zorunda kaldığınızı fark ediyorsunuz. Doğru ya aileyle, toplumla, devletle karşı karşıya gelmişsin zaten. Üstelik gerçek Istanbul fethedilmiş esas Fatih tarafından, kala kala herkese kendi Istanbul'u kalmış ve doğal olarak da senin gibi olan her Fatih'in Istanbul'u fethettiği yaştaki genç kendi Istanbul'unun peşine düşmüş. O halde kendi Şahi topunu kendin mi geliştirirsin, gemilerini helikopterlerle havadan mı yürütürsün, sana kalmış her şey.

Ne çözümler üretirsin bilinmez ama senin için artık belli olan bir şey var ki Istanbul'un surlarının aslında aile, toplum ve devlet olduğunu o anda anlıyorsun acı acı. Meğerse kendi Istanbul'unla birlikte doğmuşsun, bütün çocukluğun gençliğin Istanbul'la yoğrulmuş bir yana, sen Istanbul'muşsun. Bulunduğun yaş grubu orta sıfatını kazanmaya başlayalı beri bunları da fark etmeye başlıyorsun ama ne den sonra…

“Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatih'in Istanbul'u fethettiği yaştasın.”
Arif Nihat Asya

Ne Düşünüyorsunuz Bu Konuda:

Daha yeni Daha eski