Son Savunma Hattı Ya da Yeni Bir Dünyanın Eşiğinde -Sempozyum Sunuş Metni

    17 19 Aralık 2021 tarihleri arasında Zoom ortamında düzenlenen ve Youtube'dan canlı yayınlanan Uluslararası Yapay Zekâ Transhümanizm, Posthümanizm ve Din Sempozyumu'na "Son Savunma Hattı ya da Yeni Bir Dünyanın Eşiğinde" başlıklı bildiri ile katkı sunmaya çalıştım. 10. oturum olan Transhumanizm Posthumanizm ve Felsefe III. başlıklı oturumda yer alan bildirimin sunuş metnini burada paylaşmak istiyorum. Üstte videosu da izlenebilir.

Futurist ilahiyatçılara saygı ve muhabbetle sunarım

       Temel öncül: İnsan tüm bedeniyle akleder.

       Dolayısıyla bedeninde ki her eksilme ve her implantasyon onun insanlığının ve akledişinin de değişmesi, dönüşmesi demektir.

       Özellikle Batı kültürü kaynaklı halihazırdaki bilgi ve insan kabulleri ise insan düşünüşünün merkezine beyni yerleştirir.

       Bu nedenle Yapay Zeka uygulamaları, tartışmaları ve hedefleri beyin fizyolojisi ile yakın ilişkili olarak ele alınır.

       Buna rağmen beynin anlaşılmasında Yapay Zeka uygulamalarının tekniğinde olduğu kadar gelişme gösterilmemiştir.

       İster beyin ister tüm insan varlığı odaklı bir açıklama temele alınsın henüz insan yeterince tanınmadığından yaygın ve güçlü bir makina insan uyumu yakalamak ve/veya insanı kapsamlı bir şekilde simüle edebilen makinaları görmek için daha uzun bir süre beklemek gerekebilir.

       Diğer taraftan insan hakkındaki bilgi eksikliğinin Transhuman’ın zayıf halkasının olması ise ilginç bir durumdur.

       Madem böyle bir zaaf var o halde neden yaygın bir kabulle önceliği insanı tanımaya veren araştırmalara ağırlık vermeyelim?

       İnsanı tanımaya dair yeterince yoğun ve cesur bir ilgi insanın var olan kabullerin ötesinde bir potansiyeli olduğunu da keşfettirecektir.

       Bu potansiyel zaten süregelen yaşam deneyimlerimiz içinde kendini zaman zaman açık etmektedir (haberci rüyalar, hissi kablel vuku, tayyı zaman ve tayyı mekan iddiaları…)

       Şimdi, son savunma hattımızı (Megatron, hissi kablel vuku?) ya da yeni bir dünyanın girişini inşa ettiğimiz bu günlerde yani, insanın tüm potansiyelini, tüm bu iddialarla birlikte araştırmak için en uygun zamandayız diyebiliriz.

   Yine de bazı ritüellerin insanın gizli potansiyelini açığa çıkarmasına yardımcı olması onu semavi dinlerin «imtihan dünyası»nda yaşadığı gerçeğinden azat etmez. Çünkü görünen o ki bu gizli potansiyel dininden bağımsız olarak ve muhtemelen tüm insanlığa bahşedilmiş.

       Konunun diğer ayağı ise makina’nın doğasıdır.


       Herhangi bir Rube Goldberg makinası da aslında bir bilgisayardır. Örnek görseldeki makinada mendili tutan parçaya bir eldiven geçirilmesi bir anda tüm makinaya bir kişilik kazandırır.

       Basitten karmaşığa doğru makinalar geliştikçe özellikle tekonolojiye uzak olan insanlar tarafından bilgisayarlara daha fazla insansılık atfedilir hale gelinir.

       Bir insanı, hayvanı, helvadan elleriyle yaptığını Tanrılaştıran insanın ‘elleriyle kodladığını’ da Tanrılaştırması Din Bilimleri açısından hiçte sürpriz olmaz.

       Bu nedenle hızla ‘Türcülük suçlaması’ ya da ‘Yapay Zeka Tanrısı’ gibi ifadeler dolaşıma girer.

       Ve bu gibi nedenlerle de ‘İnsanı Savunmak Gerekir’.

       Bir bilgisayar programcısı olarak bilgisayarı konuşturmaya yönelik küçük çaplı her girişimimde merak ve eğlencenin yanında fonksiyonellik de arardım.

       Bilgisayar kodlamak, hemen her durumda en büyük keyfi ise bir işi bilgisayara sonsuz tekrarla da yaptırabilen bir kod parçasını tamamlayınca verir.

       Yani insanı simüle ettirmeye çalışsak dahi makinaya en temel yaklaşımımız bakidir: Hizmet ettirmek.

       Bu yaklaşım uzun bir süre devam etmiştir ve etmelidir de. Yapay Zeka’nın bu evresi Kölelik evresi olacaktır.

       Bu evrede makine karşısında insanı savunmak makinanın doğru bir algoritmayla tasarlandığından, doğru kodlandığından, uygun donanıma ve sair altyapıya sahip olduğundan emin olmakla olur.

       Ayrıca onu bu noktalara kadar getiren aklın Batı aklı olduğunu ve Batılı aklın Titanik Kompleksiyle malül olduğunu hatırda tutmakla…

       Bu evredeki bir YZ örneğini «The Good Place» dizinde görmek mümkündür.

       Bir de sadece Köle YZ evresinde değil her aşamada YZ’nin programcısı ve sahibi olan veya herhangi bir açığını bulan insanların olumsuz tutumlarına karşı da tedbirli olmak gerekir.

       Yeterince doğru çalıştıkça büyüyecek YZ uygulamaları zamanla insanın elinden bir zamanlar ustalığına sahip olduğu birçok işi almış olacaktır. YZ’nin artık son derece vazgeçilmezleştiği bu aşamalarda YZ’nin mimarı, programcısı, işletmecisi… ve giderek artık YZ’nin kendisi de insanlığın birçok ihtiyacı hakkında nihai söz hakkına sahip olacaktır. Bu ise Diktatör YZ aşamasıdır. Bu aşamayı Isaac Asimov’un «Ben Robot» eserinden mülhem filmde başrolde izlemek mümkündür.

       Bu evrelerde Yapay Zeka Katili Yapay Zeka geliştirmek iyi bir savunma aracı olur. Çünkü Yapay Zeka ile mücadele edebilmek için onunla aynı yöntemle gelişmiş olan bir araç kullanmak makuldür. Ayrıca bir başka savunma yöntemi ise tüm YZ uygulamalarının insansılığının sınırlandırılmasıdır. Bkz. ‘Her’ ve ‘Ex Machina’ filmleri.

       Bu aşamalarda gelişkin insan ile insansız sistemler birarada bulunabilirler, gelişebilirler. Ancak artık iyiden iyiye gelişmiş olan YZ’nin zamanla gelişebilecek makine insan implantasyonlarıyla bağ kurma imkanlarının da artmasıyla kalıcı yaşam tarzı olarak bir sanal dünyanın ev sahibi olan YZ böyle bir dünyanın Tanrısı haline de gelebilir. Bu ise Demonik YZ evresidir. Bkz. Matrix filmleri.

       Böyle bir YZ için insanın herhangi bir şekilde hizmet edilmesi gereken bir varlık olması pek mümkün görünmemektedir.

       İnsanlık Demonik YZ evresinde sanal bir dünyada yaşamıyor dahi olsa da bir Laplace’ın Şeytanına (Bkz. «Olasılıksız» kitabı) dönüşmüş olan böyle bir varlık karşısında Transhumanistlerin ‘Homo Deus’u olarak pek varlık şansına sahip görünmemektedir.

       Homo Deus yerine Homo Dei ise insanlığın hikayesi başladığından beri destek gördüğü Tanrı’sından zaten almış bulunduğu reçetelerle gerçek potansiyelini açığa çıkarmayı öğrenebilir.

       Böylece varoluşunu sürdürmek için kendi zayıflıklarına ve sair varlıklara –ve şimdi de kendi elleriyle kodladıklarına- karşı mücadelesini bir adım öteye taşımakla kalmayacaktır daha bir öte varoluşa yönelik olarak yapması gereken hazırlıklarını da tamamlamış olacaktır.

       İnsan bedeninin semavi kullanım kılavuzu doğrultusunda açığa çıkan bazı sırlarının olmasını, onu kendi kendine zalimliğine karşı son bir koruma hattı olarak yorumlamak da mümkündür. Eğer 6. hissinin mekanizmasını biliyor olsaydı onu da YZ’sine kazandırmaktan geri durmayacaktı.

 


 


      Bu durumda geriye kalan o potansiyeli açığa çıkarmaktır.

       Yapay Zeka, insanın varoluşunu sürdürme mücadelesi verdiği halihazırdaki zemin üzerinde geliştirilmektedir.

       Bu zemin bilimsel yöntemler, yasalar, ahlak kodları, kültür, dil gibi uzlaşımsal kurgularla sınırlandırılmaya, kaotik görünümünden kurtarılmaya çalışılmıaktadır.

       Oysa sarı ve kırmızı alanın dışında bir mavi alan ve hatta daha ötesi de vardır.

       Mücadele bu «oyun dışı» alana insan tarafından taşınabilir, YZ tarafından taşınamaz. 

       Öyleyse hem insanın normal, insani yoldan yani gelişimini sürdürebilmesi hem de olası bir Demonik YZ mücadelesini başarabilmesi için geçerli Fizik oyun alanını mavi alana doğru genişletmelidir.

Ne Düşünüyorsunuz Bu Konuda:

Daha yeni Daha eski