Erzurum Çarşı Pazar

    2016 yılında Radyo Televizyon Sinema bölümü öğrencisiyken Belgesel dersi projesi olarak başladığım Erzurum Çarşı Pazar isimli belgesel çalışmamı nihayet yayınlayabiliyorum.

    Ana hatlarını aynı yıl tamamladığım ve 1 yıl gecikmeli de olsa dersi geçecek kadar da olsa  çerçevesini doldurduğum bu çalışmayı yayınlanacak bir mecrayla buluşturmayı hep erteledim. Bunun nedenlerinden biri ders geçecek kadar olanı yayınlanmaya yetecek kadar değildi. Çünkü grafik öğeler (logo, altyazı, jenerik vs.) eklemede yeterince iyi değildim. Bunlar her ne kadar çalışmanın asli unsurları olmasalar da sonuçta izleyici karşısına çıktığında eksikliği hissedilecek gerekliliklerdi. Geçen bunca zaman içinde içime sinecek kadarını ekleme fırsatım oldu.

    Ayrıca, eksikleri ve fazlaları olduğunu düşündüğüm bir iki kısıma da içerik açısından müdahaleler yapmak için değerlendirdim geçen süreyi. Bu nedenle ilk çekimim sanırım 2016 bahar aylarındayken son çekimim 2020 yılını buldu. Geçen bunca zaman içinde çekim yapılan çevrelerin ve insanların değişen çok sayıda halleri olabileceğini farkedince de bazı çekim anlarını, özellikle zamana atıf olan anları, tarih ve saat grafiğiyle gösterdim. Bu tür televizyon tekniğine yakınsayan yöntemler çalışmayı biraz televizyon programı, haber programı havasına sokmuş olsa da bu çalışmanın kişisel bir belgesel çalışması olduğunu; hiçbir basın yayın kuruluşuyla ilgisi olmadığını belirtmek isterim.

    Bu çalışmayı yaparken pratik amacım ders geçmek olsa da konu seçimimden, genel çerçeveyi oluşturmaya, kurguya ve izleyiciye sunmaya kadar her konuda temel motivasyonum, doğduğum ve yaşadığım şehrin kültür ortamına bir katkıda bulunmaktı. Yıllarca zorluklarından, sıkıntılarından yakındığım yeri geldiğinde nimetlerinden faydalandığım Erzurum'a kendi çapımca naçiz bir katkıda bulunmak istedim. Siyasi bir amaç asla gütmedim. Erzurum'un kadim alışveriş kültürünün nereden geldiğini ve nereye gitmekte olduğunu halihazırdaki durumunu odağa alarak derlemeye çalıştım. Çekim süreci oldukça uzamış olmasına ve Covid salgını dönemine de sarkmış olmasına rağmen Covid sürecinin eserde yer bulması, çok istememe rağmen mümkün olamazdı. Çünkü görüştüğüm tüm meslek gruplarının ve çarşıların bu süreçten nasıl etkilendiklerini baştan bir daha derlemem gerekecekti. Bu ise tüm sürece neredeyse baştan tekrar başlamamı gerektirecekti. Bu eseri değerlendirirken lütfen bu hususu da gözönünde bulundurun: Amaç Erzurum'da tüm meslek gruplarını ve tüm çarşılarını, tarihten bugüne tüm yönleriyle yansıtmak değildir, bir fikir edindirecek kadarına bir bakış atmaktır. 

    Eser, her izleyene kendince ayrı birşeyler anlatacaktır ama kendimce de kısaca birşeyler söylemek isterim. Geçmişin, civarında ilgi odağı olmuş Erzurum'undan oldukça uzağız artık. Şehrin tıpkı Kış Sporları merkezi olmak gibi ama bundan çok daha aktif çalışacak birkaç kimliğe daha ihtiyacı var. Bunun yanında Müslüman ve Türkiyeli insanlar olarak ise Modernleşmenin, Postmodernleşmenin baskısına biraz fazla teslim olduğumuzu gördüm. Kültürümüzden mülhem daha köklü çözümler geliştiremezsek daha çok meslek silinir, daha çok insanımız sıkıntılara garkolur ve kendimizden olana daha çok yabancılaşırız. Salı Pazarının, ortamın zorluklarına rağmen insani olarak rahatlığının, sıcaklığının, samimiliğinin yanında AVM'nin çevreden alabildiğine izole çalışma ortamının soğukluğu, yoruculuğu ihtiyacımız olana dair iyi bir gösterge sağlıyor bize. Ayrıca her ikisine de tutunan insanların profillerine dikkat edin lütfen. Sonra, halde insanlar haricinde bir de kuş aktörlerim bana birşeyler anlatmamda yardımcı olurken AVM'de kuşlar birer üründü. Bunlar çözmemiz gereken gerilimlerdir işte. Bu çerçevede eserin Taşmağazalar Bölümüne konuk olan Soner Bey'in önerisinin Erzurum'a bir kimlik daha kazandırmak ve bunu şehrin ekonomik hayatına bir katkıya dönüştürmek için oldukça faydalı olacağını düşünüyorum.

    İster çerçeveyi bu şekilde seçmiş olmamdan, ister yetersiz teknik imkanlarımdan, ister bilgi açısından eksiklerimin olmasından dolayı olsun çalışmanın eksik kalan yönlerinin olduğunun farkındayım. Mesela Erzurum'un çarşıları çok daha fazlaydı ama bazıları artık faal değildi; süreyi izlenebilir tutmak için çoğu çekimlerimden, planlarımdan vageçmek zorunda kaldım ve eseri bölümler halinde yayınlamam gerekti; bazı çekimlerim, rüzgar, yağmur, ışık, kadraj, ses problemlerinden dolayı kullanılabilir değildi; sahip olduğum teknik imkanların hiçbiri profesyonel seviyede değildi; tüm teknik ve içeriğe dair işlemleri tek başıma yerine getirdim; kullandığım cihazların herbirine ustalık düzeyinde hakim değildim ve her lazım olduklarında da hepsi çok kullanışlı olmayabiliyorlardı; hiçbir yerden destek almadan çok sınırlı bir bütçeyle çekim yaptım... 

    Bunun yanında gerektiği yerde izin süreçlerinde yardımcı olan, konuk olarak, bilgi vererek katkı sağlayan, yeri geldiğinde eşyalarımı taşımama yardım eden, işlerinin arasında bana vakit ayıran, neden olduğum sıkıntıları görmezden gelen, hatta örneğin "Sarı Gelin" türküsünü seslendirmek gibi oldukça sıradışı ve elzem ihtiyaçlarıma yardımlarını esirgemeyen birçok değerli insanla da tanıştım, yardımlarından faydalandım. Bunu içten bir şekilde söylüyorum ki Erzurum esnafının, idarecilerinin, halkının desteği olmasaydı bu kadarını dahi yapamazdım. Yardımını esirgemeyen herkese içten bir teşekkürü borç bilirim.

    Gönül isterdi ki çok daha elverişli teknik imkanlarla, bir ekip desteğiyle, uygun bir bütçeyle ve içerik desteğiyle daha güzel bir eserle karşınıza çıkabileyim. Ancak elimdeki imkanlarla gücüm bu kadarına yetti. Farkında olduğum veya olmadığım birçok sürç-ü lisan, sürç-ü hallerim olmuştur. Affoluna...

    Umarım çok daha güzel çalışmaları birlikte izleriz.

    Şimdi Erzurum Çarşı Pazar isimli belgesel çalışmamın ilk bölümünü sunuyorum. Kısa bir zaman sonra diğer bölümlerinde de görüşmek üzere...

 

    

Ne Düşünüyorsunuz Bu Konuda:

Daha yeni Daha eski