Hani Diğer Dünya

filmsecimi:



  • Lambanın yanmadığını anlatmak için iki ayrı düğme çevirttiriyor, yetmiyor bir de hareketli kamerayla lambayı çekiyor.
  • Boston a ulaşıncaya kadar bitecek tüm dertler sanki. Habire Boston’a doğru yol alıyorlar.

  • Uzaylıların makinaları önce ışınla insanları öldürüyor, sonra
    onları şırıngayla emiyor, sonra tek tek kollarıyla topluyor, sonra fare
    deliklerinde bile ince ince onları arıyor, sonra bir de piyadeleri ile
    arıyor, sonra bir de yakıt olarak kullanıyor, sonra yakıt değil gübre
    gibi kullandığı anlaşılıyor… Uzaylılar insanlarla ne yapacaklarını bilemiyor gibiler.


  • Robie'nin tüm artisliği de babasınaymış. Onca artistlik yap babaya savaşmak istiyorum diye sonra filmin sonunda anlaşılsın ki babadan önce Boston’a ananın dizinin dibine kaç.
  • Hasılı nasıl başladı, neden bitti en ufak bilgi yok ama sermaye, reklam, imaj, tecrübe, efektler, kopyacılık, star aktörler, star yönetmen, yani tüm Hollywood imkanları boca edilince kendini izlettiren bir aksiyon işte;

Morgan Freeman'ın sesini duyuncaya kadar film bundan ibaretti. Ancak Freeman nasıl ki “Dünyamıza geldikleri, havamızı soludukları, yiyip içtikleri anda işgalcilerin kaderi çizilmişti. Zayıf noktaları bulundu ve yok edildiler. Hem de insanoğlunun onca silah ve cihazları işe yaramazken. Herşeyi bilen Tanrı'nın bu Dünya'ya koyduğu ufacık yaratıklar tarafından. Bir milyar kişiyi feda ederek, insanoğlu bağışıklığını ve bu gezegenin sonsuz organizmaları arasında yaşama hakkını kazandı. Ve bu hak bütün meydan okumalara rağmen bizimdir. Çünkü insanlar boşu boşuna yaşamaz ve ölmez.” diyene kadar.

Yani ilginç bir şekilde Spielberg filmin ana omurgasını Freeman'ın dışsesiyle filmin girişinde ve çıkışında toplam birkaç dakikalık sesli açıklamayla vermeyi tercih etmiş. Bu durumda arada kalan herşey biraz aksiyon, biraz fikri jimnastik biraz duygusallık biraz da insanlık hallerinin temsili oluyor. Evet film ticari aksiyon filmi olmaktan hala kurtulmuyor ama biraz fikri altyapı da kazanmış oluyor böylece. Çünkü daha önce bahsettiğim mesela o yaratıkların insanlarla ne yapacakların bilmez halleri, fikri altyapıyla uyumlu dramatik öğeler olmaktan çok filmi gişeye yönelik bir aksiyon filmi haline getirmek için boca edilmiş, mekanik alet şovu, uzaylı, kan, silah, patlamalar, çeşit çeşit kaçışlar, gizlenmeli gerililm unsurlarından ibaret. Yani aslen bir şey anlatmıyor, seyret geç diyor. Asıl fikri ise sonunda bi kaç cümleyle gelecek diyor: İnsanlık mikroplara karşı bağışık nesillere kavuşabilmek için milyarlarca ferdini kurban ettiyse bunun bir anlamı var. Fert fert kazanılmış bu mücadele, bağışıklık sistemimiz denilen bir veritabanına kayıtlı ve öyle uzaydan öyle bir anda öyle yüksek teknolojiyle öldürerek öyle bu gezegen ele geçirilemez, uzaylılar, demek istiyor.

Aksiyonunu bir yana bırakıp veya eğlencelik olarak izleyip geçip, fikri üzerine biraz düşünebiliriz evet. Bakalım şimdi, bağışıklık sistemimiz o kadar kıymetliyse neden onu mikroplar karşısında destekleyen antibiyotikleri (ki aslında onların her biri mantarların bakterilere karşı savunma sisteminin bir parçası ve biz onlardan bir nevi çalıyoruz bu antibiyotikleri böyle pervasızca üreterek ve tüketerek) vahşi kapitalizminizin konusu haline getirebiliyorsunuz? Bilinen tüm antibiyotiklere karşı güçlenmiş bakteriler ortaya çıkmaya başlamışken hala ilaç firmaları deli gibi antibiyotik nasıl yazdırabiliyorlar doktorlara? Doktorlar bir kaç ilaç daha fazla yazsınlar diye fuhuştan, tatile envai çeşit ikramla ödüllendirilmiyorlar mı? Nereye varacak bunun sonu? Bu durumda filme göre küle dönmüş en son insan hakkında bir mikrop “clear“ diye bağıracak ve film bitecek demek ki.

Evet, bağışıklık sistemini “keşfettiniz“ bi sömürdünüz, “desteklediniz“ bir daha sömürdünüz, “bağışıklık sistemi önemli“ diye film çektiniz yine sömürdünüz, artık sömürülecek birşey kalmayınca geriden gelen ve parsanın artıklarına razı olanlara, “artık antibiyotik kullanmayın, insanlığın ortak mirası onlar“ der ve yasaklarsınız bir de öyle sömürürsünüz. Bilmiyorum ki bu dünyayı sömürmeye gelmiş uzaylılardan ne farkınız var sizin? Sanırım siz de bir uzaylı işgaline karşı bağışıklık sistemimizi geliştirmeye yarayacaksınız. Doğru, ben de aynı fikirdeyim, insanlar boşuna yaşayıp ölmezler.

Evet, izlenir izlenir…

Fatih Özdemir

Ne Düşünüyorsunuz Bu Konuda:

Daha yeni Daha eski