Kuran-ı Kerim 1

öncelikle bir tanımla başlayalım. hermeneutik (yorumsama) antik yunan tanrısı hermes, yer (insanlar) ile gök (tanrılar) arasında bağ kurucu ve yer yüzünde yukarının (tanrısal olanın) yorumcusu (hermesneuta) olarak kabul görmekte idi. “hermenötik” denilen bu kelime kaynağını hermes’in bu fonksiyonundan alır. hermönetik (hermeneutics) sözcüğü bir metnin içrek (ezoterik) anlamının bulunması, bir metnin asıl maksadının anlaşılması anlamlarında kullanılmaktadır ve yorum ilmi olarak kabul edilir. (vikipedi) batı felsefesinin kökeni antik yunan medeniyeti, bu medeniyetin kökeni ise antropomorfik tanrıların merkezde yer aldığı pagan dindi. tanrılarına o kadar insan özelliği yüklemelerine rağmen bu adamlar hermenötik okumayı oldukça önemsemişlerdir. hatta sırf dinsel metinler için değil, bu yaklaşımı tarih, ekonomi, dilbilgisi, edebiyat, müzik, biyoloji v.b her alandaki metinlerde uygulamak gerektiğine taaa o günlerde karar vermişler. bu yaklaşım bugün bile üstelik geçmişe nazaran önemi çok daha vurgulanarak benimsenmekte ve uygulanmaktadır. maksat bir metni bağlamında ele almaktır ve içerdiği bağlamlara göre okumaktır.bu yüzden metin, yazarın ele aldığı bağlamlara tam hakim olunamayacağından sadece kavranmaya çalışılır. bahsettiğimiz yazar bir insandır, bir insan tam olarak nasıl tanınabilir ki yazdığı metin de tam anlaşılabilsin. kavrayış ise ne kadar yazarın kendisi olunabildiğiyle alakalı bir sorundur. bu yaklaşım yazar bir insan iken ne kadar zorlu bir süreçle karşı karşıya olunduğunu ortaya koyuyor. ya yazar bir insan değilse? öncelikle zaman, mekan nicelik, nitelik v.b gibi insan algısını sınırlayan tüm kategorilerden sıyrılmak gerekiyor. bu kavramlarla sınırlanmadan ama aynı zamanda bu kavramların tüm bilgisine sahip olunacak, “mutlak güç”, “mutlak bilgi”, “mutlak varlık” olunacak ve muhataba bir vaad verilmiş olunacak “sana doğru yolu göstereceğim.” hadi böyle bir varlığı anlamaya çalışalım. hemen önünüzü keseceğim, kusura bakmayın: 7000 yıl önce gerçekleştiği söylenen kainatın varoluşundan bu yana 5000 yıl geçmeden zamanın izafi olabileceğini bile düşünemedik, şimdi haddimize mi siz deyin tanrı ben diyim allah'ı anlamak. onun kelamı olan kur'an-ı kerimi bir okuyuşta harf harf, mümkün olabilecek tüm yorumlarıyla, anlayabileceğinizi kim söyledi size? peki bu demek midir ki herkes aynı seviyede bilgi edinebilecektir onun kelamından? hayır. kur'an-ı kerim insanlar için gönderilmiştir. öyleyse seviye seviye anlaşılacak bir şeyler sürekli vardır kur'an-ı kerim de. ancak zamanla sınırlıyız, mekanla sınırlıyız. basit bir metni bile yorgun olduğumuz bir günde 10 okumadan sonra anladığımız olur. biz insanız, düşünme yeteneğimiz olduğu gibi düşünmeme tercihimizi kullandığımız da olur. bir sürü değişken vardır algımızı etkileyen. dolayısıyla bu değişkenlerden sıyrıldığımız ölçüde ve çaba gösterdiğimiz ölçüde kur'an-ı kerim i bir kademe daha iyi kavramak mümkün olabilir. yani “bi okudum zaman makinasını çıkarsadım kur'an-ı kerim den” gibi bir keşif neden olmuyor diyenler, hikaye kitabı diyenler, sadece araplara inmiştir diyenler önce hermenötik okuma nedir onu öğrenecekler. saçma bulanlar, önce dürüst olacaklar kendilerine karşı “gerçekten anlamak için mi okudum ki ben bu kitabı?” ve geçici bile olsa temel bir kabulle başlayacaklar okumaya: bu kitap allah ın kelamıdır.

Ne Düşünüyorsunuz Bu Konuda:

Daha yeni Daha eski