Bağdat Ruhlu

Akıntının sürüklediği kum tanecikleri tutunacak bir yer bulduklarında birikmeye başlarlar. Zamanla birikinti büyür ve akıntının ortasında bir toprak parçası olurlar. Yeterince büyüyünce verimli bir alüvyon ovası oluştururlar. Alüvyon ovaları kimi zaman bi kaç tarla boyutunda kalır kimi zaman üzerinde şehir kurulabilecek kadar geniş bir alan meydana getirirler.

İşte Bağdat böyle verimli ve büyük bir alüvyon ovası üzerinde kurulmuştur. Güzel Bağdat… Tarih akıntısının ortasında güzelin, hikmetin, inancın ve medeniyetin biriktiği bir alüvyon ovasıdır aynı zamanda. Medeniyet büyütür Bağdat, medeniyete beşiklik, yuvalık eder. İyiliğe, güzelliğe ve hikmete hasret çeken insanlara umut olur. Zulme, günaha, hastalığa düçar olan sayıklar adını: “Ah Bağdat!”… Bağdat’ı gören, Bağdat’ı bilen, yuvasını özler gibi özler Bağdat’ı. Çünkü “Nazlı Bağdat”, nazenin ruhların yuvası gibidir.

Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar ruhu Bağdat’lı olanlar, yorulunca dinlenmenin, hastalanınca sağalmanın, düşünce kalkmanın, yenilgiyi hazmetmenin, güç toplamanın, sevmenin sevilmenin odağında görürler yuvaları Bağdat’ı.

Sonrası yok.

Ne Düşünüyorsunuz Bu Konuda:

Daha yeni Daha eski