Kuran-ı Kerim 3

hakkını vererek okuma hakkında daha önce birkaç örnek verilmiş kutsal kitap. 1) ikibin küsür sene “iki nokta arasındaki en kısa mesafe bir doğrudur” varsayımıyla geldik, adamın bir 100 yıl önce dedi ki: “hayır, uzay büklümlüdür, en kısa mesafe asla bir doğru olamaz.” en temel doğrularımızdan biri yerleyeksan olurken, bunun üzerine bina edilmiş tüm insanlık birikimini çöpe mi attık? yazıldığı gün bilim dünyasında başyapıt kabul edilen birçok eser varken, hiçkimse sonradan çıkıp, “yalancı, kandırmış bizi, belki de daha dört işlem bilmiyordu” demedi. muhatap, insanın kavramlarla kısıtlanmış aklı. kendimizi ve etrafımızdaki olayları bile gün gün değişen şekillerde yeniden yeniden açıklamaya çalışıyoruz. tam açıklayamadığımız herşeyi inkar mı edelim? bu da denendi. “üzerinde konuşulamayan hakkında susmalı” dendi en azından. bunu diyen bile vazgeçti sonradan o da ayrı bir ilginçliktir. zor olacak anlamak elbette. geçen zamana rağmen gençleştiği iddiasında olan bir metin bu. demek ki yeniden okumanın sınırı yok. her kısmının tam anlaşılacağının garantisini de veremem üstelik. kolay olsa, hemen bilgi edinebilecek olsak inanmak niye? inanmanın doğası budur. anlayamayacağın birşeylerin daima varolacağının farkında olursun ve bir kaynağa inanmayı seçersin. ben bu kitaba inanmayı seçtim. bir başkası herşeyi aklın açıklamaya muktedir olduğuna inamayı seçer, inanmadığı tanrının yerine aklı koyar yani. bu gerçeğin gerçekten farkında olan birisi için ne dayanılmaz bir acıdır. açıklayın o zaman tüm evreni, tüm acılarımızın çözümünü. rasyonel hukukla çözüldüğü düşünülen miras paylaşımı niye zaman ve mekana göre habire değişiyor. siz muhteşem aklınızla doğruyu ararken deneğiniz benim “sonrası olmayan kısacık hayatım(!)” mı olacak?… kavramak, irrasyonel bir bilinç halidir. hani alakasız iki konu bir anda başımızın üstünde bir lamba yakarak alakalı hale geliverir ya… ne zaman, ne okuyunca, nasıl açıklanınca kimin kavrayacağı tamamen akıldışı bir öznellikle alakalıdır. lütfen önceki entryleri bi daha okuyun. 2) evet kur'an-ı kerim okuduğunuz her katmanda mutlaka apaçık bir çok hüküm ve bilgi vermektedir. bir binayı önce statik açıdan, sonra zemin açısından, sonra estetik açıdan, fonksiyonellik açısından, malzeme açısından, işçilik açısından vs. (bu kadarla sınırlı olmadığını siz de düşünürsünüz herhalde) ele almanın ve her bir ele alışta aynı binayı günlerce incelemenin mümkün olması gibi. kendimden alıntı: “öyleyse seviye seviye anlaşılacak bir şeyler sürekli vardır kur'an-ı kerim de”. “7000 yıl önce gerçekleştiği söylenen…” bu bahsi geçen kaynakların hiçbirinden alıntı değildir. (doğru ya da yanlış değil) ilginç bulduğumdan i. oktay anar dan alıntıdır. üstelik torpilli bir yıl hesabıydı. anılan sayılardan istediğinizi bahsi geçen cümlemde 7000 veya 5000 yerine koyup bir daha okuyunuz. sene 2008 olmuş ne yazar, anlayış kıtlığıyla insan aynı insan. çok birşey değil istenen, anlamak istemeyebilirsiniz bile ama saygı duymaktan vazgeçmeyin: “sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”

Ne Düşünüyorsunuz Bu Konuda:

Daha yeni Daha eski