Cumhurbaşkanlığına aday olacağı kesinleştiği gün Halk, Abdullah'a sorar
- Evladım senin adın ne?
- Abdullah, efendim.
- Çok güzel ama bende abdullahım (1). Bundan sonra sana “Cumhurbaşkanım” Abdullah diyelim.
Abdullah Gül artık Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'dır. “Cumhurbaşkanım” demekten imtina edenlere inat, Halk O'nun Cumhurbaşkanlığını o kadar benimsemiştir ki Abdullah Gül artık Abdullah “Cumhurbaşkanım” Gül olarak çağrılacaktır.
Kendimi yukarıdaki kurgu konuşmaya çok kaptırdığımı düşünmeyin sakın. CHP(!)‘nin ve askeri bürokrasinin, kendilerinin de farkında oldukları gibi, artık milleti kızdıracak noktaya varan tavırları, 22 Temmuz'da Ak Partiyi nasıl tarihi bir zirveye taşıdıysa, Abdullah Gül'ü de Abdullah “Cumhurbaşkanım” Gül olmaya öyle taşıyor. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığına tavır koyanlar sayesinde muhtemeldir ki Abdullah Gül, Cumhuriyet tarihinin en çok benimsenen ve sahiplenilen devlet adamı olacaktır.
Abdullah Gül'ün bu kadar sahiplenilmesi elbetteki sadece tepkisellikle açıklanamaz. Bu tepkiler zaten var olan bir isim ve doku uyumunun tuzu biberi olur. Nasıl bir uyum olmasın ki. Adı Abdullah, soyadı Gül (2), kusuru (!) hanımının başörtülü olması, babası bir zanaatkar ve kendisi neredeyse halkoyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı. Cumhuriyet tarihimizde başka var mı böyle dörtbaşı mamur bir uyum örneği?
Bütün bunlara rağmen ısrarla devam ettirilen örtülü veya açık “benim Cumhurbaşkanım değil” tavrı, milleti ilgili kurumlardan soğutmaktan başka neye yarar? Kurumlarınızın ve ünvanlarınızın varlığı halkın otoritenizi meşru ve kendinden görmesine bağlıyken, halkın seçimini beğenmemek, meşru bulmamak, kabullenmemek ve tavır almakta neyin nesi? Halkın devlete itaatinin nedenini din ekseninden çıkaralıberi, elde kalan tek meşruluk açıklaması olan toplumsal sözleşmeci (anayasal demokrasi) yaklaşımı kökünden sarstığınızın farkında değilmisiniz? Halktan aldığınız güce güvenerek orman kanunu mu gütmeye çalışıyorsunuz yoksa? Eğer öyleyse siz milletin “kurdu”sunuz demektir. Yoksa sizin Modernliğiniz dans etmekten mi ibarettir?
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül Beyefendidir. Kabullenemiyorsanız, bu ülkeyi O’ nu Cumhurbaşkanı olarak kabullenenlere, askere gidenlere, başı bağlı şehit analarına, vergi ödeyenlere, Ahmet Necdet Sezere'i de kabullenme olgunluğunu ve size tahammül etme becerisini gösterebilenlere, aynı zamanda başka ülkenin de vatandaşı olmayanlara, yani bize, yani bana, üstelikte “Allah müstahakınızı versin, ne haliniz varsa görün” diyerek ve acımadan terkedebilirsiniz. Siz'siz de yaşamayı öğrenebiliriz, zor(!) olacak ama…
(1) Allah'ın kulu
(2) Gül, tasavvufta Muhammed Mustafa (sav)’ i ifade eder.
Yorum Gönder